top of page
Yazarın fotoğrafıAv. Atay Cibooğlu

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ

Kıymetli okurlarım hepinize tekrardan merhabalar. Bugünkü yazım hukuk konusuyla alakalı değil ancak bizler için çok önemli bir günün yıl dönümü ve ben bunu yazmak istedim. Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramımız. Görüyorum ki bayramımızın anlam ve önemi tam olarak bilinmiyor. Bu konuda daha bilinçli olmak adına gelin sizlere 30 Ağustos’un neden önemli olduğunu kısaca sizlere anlatayım.


Çok kısaca söylemek gerekirse Sevr antlaşmasının tarihin çöplüğüne atan bir zaferdir. Bu toprakları yeniden vatan yapan zaferdir.


1071 Malazgırt Meydan Muharebesiyle biz Türkler Anadolu’ya giriş yaparak bu toprakları Türk toprağı olarak belledik. 800-900 yıl sonra emperyalist güçler bizleri Türk toprağından atmayı planlıyorlardı. İşte 800-900 yıl sonra biz Türkler Türk toprağında var olma çabası gösteriyorduk. Türk toprağı tamamen işgal altındaydı. Kafanızda canlansın diye size şöyle anlatacağım. Osmanlı’nın 3 başkenti olan Edirne, İstanbul, Bursa düşmanların elinde, 1921 yılında ise Yunan ordusu Ankara’yı almıştı. Yani Türk toprağından artık bir eser kalmamıştı.




Düşmanların tek hedefi, planları doğrultusunda Türkleri Anadolu’dan çıkartmaktı. İşte bu planı bozan Ulu Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’tü. Bugün sahip olduğumuz topraklar Başkomutan Meydan Muharebesine, Büyük Taarruza, Sakarya Zaferine ve tabii ki Kurtuluş Savaşına borçluyuz.


Yunan ordusu Sakarya Meydan Muharebesini kaybettikten sonra artık taarruz gücü olmaktan çıkmışlardı. Bu sebeple Eskişehir- Afyon doğu hattında savunmaya geçtiler ve Türk ordusunun genel taarruzuna kadar yani 26 Ağustos 1922’ye kadar orada kaldılar. Yunan ordusu, Türklerin genel taarruzunu imkansız görüyorlardı ama yine de Afyon savunma hattını güçlendirmeye çalışıyorlardı. İngiliz Kurmay Subay, mevzileri incelerken verdiği röportajda ‘‘Türkler bu mevzileri 4-5 ayda geçebilirlerse bir günde düşürdüklerini iddia edebilirler’’ demiştir. Ancak Türk ordusu o mevzileri sadece 4 günde delip geçmiştir. Türk ordusu, Yunan ordusuna indirdiği ağır darbeler sonunda Yunan ordusunu İzmir’de denize dökmüş ve bu sayede Türk ulusu özgürlük ve egemenliğine kavuşmuştu. Türk Ulusu, ATATÜRK'ün bu başarısını ödüllendirmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sakarya Zaferinden sonra Mustafa Kemal ATATÜRK’e 19 Eylül 1921 tarihinde Mareşallik rütbesini ve Gazi ünvanını vermiştir.


1936 yılının Haziran ayında gazeteci Kandemir, Mehmet Akif Ersoy’la son bir röportaj yapmıştı. Mehmet Akif’e Büyük Taarruzu sorduğunda Mehmet Akif’in cevabını gazeteci Kandemir’in yazdığını aynen alıyorum.


''Kalbi durmuş gibi sarsılıyor, sonra bir anda yeniden canlanmış gibi, nereden geldiğini bilmez bir ışıkla gözlerinin içi gülerek, ´Ah´ diyor. Ve bir lahza bırakıyor kendini bu eşsiz sevincim koynuna... Dalıyor. Ve sesinin ta içten dudaklarına dökülüşünü seziyorum: ´Allahım ne muazzam zaferdi o, ortalık hercümerç oldu, beş altı saat içinde bir başka dünya doğdu.´ Tekrar gözlerini yumuyor. ´Ve biz mest olduk´. ´O zaman bir şey yazmadınız mı?. ´Artık benim ne düşünecek, ne yazacak, hatta ne yaşayacak takatim kalmıştı. Bizim dilimiz tutulmuştu. Ordu bizzat yazıyordu..."

1071 yılında yapılan Malazgirt Meydan Muharebesiyle Anadoluya adım atmamız ne kadar önemliyse, Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğinde 1921 Sakarya Zaferi ve 1922 tarihinde Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharrebesi’yle düşmanları topraklarımızdan kovmakta o kadar önemlidir. Şahsi fikrimi söylemek gerekirse Türkiye’de 30 Ağustos Zafer Bayramımız hak edildiği şekilde kutlanmıyor. Bilinçli bir şekilde daha coşkulu kutlamamız gerektiği inancı taşıyorum.




Peki kendini tarihçi zanneden fesli bir kişinin keşke Yunan galip gelseydi sözünü esas alalım ve eğer gerçekten Yunan galip gelseydi neler olurdu onu da madde madde anlatayım sizlere


  • Bütün fatura Milli Mücadelenin tüm sorumluluğunu alan Mustafa Kemal Atatürk’e kesilirdi. Muhtemelen bağımsız(!!!) mahkemelerde yargılanıp idam cezası alır ve tarih onu bir hain olarak görürdü.


  • Sevr Antlaşmasına uygun olarak Türk ordusu dağıtılırdı, silahlar ellerinden alınır ve askeri okullar kapatılırdı ve bunun sonucunda askerlikte kaldırılırdı.


  • Osmanlı’nın 3 başkenti olan Edirne, Bursa ve İstanbul tamamen kaybedilirdi. İstanbulda Milletler arası bir komisyon olurdu yani uluslararası bir statüye tabii olurdu. Bizlerde İstanbul’u turist rehber kitapçıklarında görürdük


  • Orta Anadolu’ya sıkıştırılan Türkler, uzun vade de oradan da kovulurdu. Yine Müslüman olan Türkleri çok acı dolu günler bekliyor olurdu. Örnekleri için Makedonya ve Girit’e bakabilirsiniz.


  • Tabii ki Cumhuriyet ilan edilmezdi. Türkiye’yi çağdaşlaştıran hiçbir devrim yapılmazdı. Bildiğiniz üzere emperyalist devletler sömürmek istedikleri ülkelerin çağdaşlaşmasını istemezler. Günümüzde bunun örnekleri çokça var maalesef.


Bu sebeple iyi ki Yunan ordusu ve işbirlikçi emperyalist devletler galip gelemedi. İyi ki Mustafa Kemal ATATÜRK gibi ileri görüşlü bir öndere sahibiz. Sadece Türkiye’de değil, dünyanin birçok ülkesinde büyük saygı gören ve adına anıt yapılan bir lider. Böyle bir lidere sahip olduğumuz için ne kadar şanslı olduğumuzu anlatsam saatlerce yazmam gerekir.


ATATÜRK'e ve silah arkadaşlarına teşekkür etmek için bizlere açtığı yolda durmadan tereddüt etmeden yürümek, akıl ve bilimden asla ayrılmamak ve Atatürk'ün çağdaş fikirlerini benimseyip daha çağdaş bir Türkiye’yi inşa etmektir.


Comments


bottom of page