Kıymetli okurlarım hepinize merhabalar. Geçen hafta Spencer Susser tarafından yazılan ve yönetilen stop-motion tekniği ile çekilen kısa film ‘‘Save Ralph’’ Türkiye’de gündem oldu. Kısa filmin temasını kısaca açıklamak gerekirse kozmetik ürünler için yapılan deneylerde hayvanların kullanılmasını ve hayvanlara yapılan testlerin acımasızlığını anlatmaktadır. Bu kısa filmle birlikte deneylerde hayvanların kullanılması konusu tekrar tartışılmaya başlandı. Kimileri hayvanların denek olarak kullanılmasının gerekli olduğunu kimileri ise bunun gereksiz olduğunu belirtti. Ben tabii ki bu konuyla ilgili olarak gerekli veya gereksiz gibi bir tartışmaya girmeyeceğim sadece hayvan deneylerinin hukuka aykırılığını inceleyip siz kıymetli okurlarıma aktarmak istiyorum.
Hem ülkemizde hem de diğer ülkelerde hayvanlara kişilik statüsü tanınmamıştır. Ülkemizde de hayvanlar mal statüsünde sayılmaktadır. Bu sebeple hayvanların hakları yoktur. Hayvanlar kişi statüsünde olmadığı için Türk Ceza Kanunu bakımından suçun mağduru olamamaktadırlar. Ancak hayvanlara karşı yapılan eziyet veya zulümün idari yaptırımı vardır. Ülkemizde hayvanlar Türk Ceza Kanunu bakımından korunmuyor olsa da 24/06/2004 tarihinde kabul edilen 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunumuz vardır.
Bu kanunun amacı, hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktır
5199 sayılı kanuna göre bizler hayvanların her türlü mağduriyetlerini gidermemiz gerekmektedir. Hayvanların mağdur olmaması adına her türlü önlemi almak zorundayız. Burada aslında belediyelere de çok büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Ancak her belediye maalesef bu sorumluluğu almamaktadır.
Yine kanunun amacına göre hayvanlara eziyet etmemiz de yasaktır. Ancak hem yazılı hem de görsel medyada hepimiz görüyoruz ki sokak hayvanlarına zevk olsun diye işkence edenlerden tutun kapısının önünde hayvan olmasın diye zehirli et bırakan bile var. Bırakın hayvanları, onlar için bırakılan yemek kaplarına veya minik yuvalarına bile tahammül edilmemektedir. Tabii ki tüm insanlarımız duyarsız demek safsata olur ancak maalesef aramızda böyle insanlarda bulunmaktadır.
Hayvanları en iyi şekilde korumamız derken bunu dar anlamda yorumlamamak gerekir. Hayvanların acı, ızdırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmaları derken bunu geniş anlamda yorumlamamız gerekmektedir. Geniş yorumlarsak hayvanların sömürülmesine de izin verilmemesi gerekmektedir. Çünkü sömürü de hayvan için eziyettir. Örnek vermek gerekirse sadece yumurtalarından faydalanmak için tavukları dar bir alanda ve topluca tutulmaktadır ayrıca hemen yumurtlamaları için ek katkı maddeleri verilmektedir. Tavuk sirkülasyonunu devam ettirmek için ise tavukların yumurtalarından çıkan horozlar tek tek imha edilmektedir çünkü horozlar yumurta veremiyorlar ve çiftlik sahibine bakım için ekstra masraf çıkartmaktadır. Bu sebeple bu hayvanlar imha ediliyor. Bir diğer örnek ise ineklerin sütleri alınması gösterilebilir. Bu lise çok uzayıp gidiyor bunun örneklerine internette kısa bir araştırma ile öğrenebilirsiniz. Ben konumdan uzaklaşmamak adına örneklendirmeyi burada bitiriyorum.
Yukarıda bahsettiğim gibi hayvanlara karşı kötü muamele yapılması her ne kadar TCK bakımından bir karşılığı olmasa da kabahatler kanunu bakımından idari yaptırım öngörülmektedir. Bu hayvan deneyleri içinde geçerlidir. Ancak denetlemenin çok sıkı olması gerekmektedir.
Türk Ceza Kanunun 151. maddesinde ‘‘Haklı bir neden olmaksızın, sahipli hayvanı öldüren, işe yaramayacak hale getiren veya değerinin azalmasına neden olan kişi hakkında yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.’’ hükmü vardır. Burada aslında sahipli olan hayvanlar korunuyor gibi gözükse de bu suçun mağduru hayvan değil hayvanın sahibidir.
Ülkemizde hayvan deneyleri yapılıyor mu yoksa yapılmıyor mu bilmiyorum ancak bizde de hayvan deneyleri için 5199 sayılı kanunun öngördüğü bir yönetmeliğimiz var. Hayvanlar üzerinde gerçekleştirilen eylemlerin bilimsel deney niteliği tanımlamasını yapan etik kurulunun onayını almadan hiçbir şekilde hayvanlar üzerinde bilimsel deney yapılamamaktadır. Bu konuyla alakalı olarak Hayvan Deneyleri Etik Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmeliğimiz var. Bu etik kurulunun hayvanlar üzerinde gerçekleştirilen eylemlerin bilimsel deney niteliği kazandırdığı için bu kurulun izni olmazsa o zaman yapılan deney hukuka aykırı deney olur ve bunun kabahatler kanununda karşılığı vardır. Burada şu hususa dikkat etmek gerekir. Bilimsel deney altında hayvanlara yapılan muamele sonucunda hayvan zarar görürse veya ölürse o zaman bun deneyi gerçekleştiren kişi veya kurumun hiçbir sorumluluğu doğmaz. Yani ülkemizde yapılan bir hayvan deneyinde etik kurulunun onayı varsa ve bu deney neticesinde hayvan ölür veya zarar görürse o zaman deneyi gerçekleştiren personel veya kurumun hiçbir sorumluluğu doğmaz.
5199 sayılı kanunun 9. maddesine göre ‘‘Deney hayvanlarının yetiştirilmesi, beslenmesi, barındırılması, bakılması, deney hayvanı besleyen, tedarik eden ve kullanıcı işletmelerin tescil edilmesi, çalışan personelin nitelikleri, tutulacak kayıtlar, ne tür hayvanların yetiştirileceği ve deney hayvanı besleyen, tedarik eden ve kullanıcı işletmelerin uyacağı esaslar Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.’’
Bu bahsedilen 9. maddesi uyarınca çıkarılacak yönetmelikte belirtilen esaslara eğer uyulmazsa o zaman yapılan hayvan deneyi etik kurulunun onayı olsa bile hukuka aykırı hayvan deneyi olacak ve ilgililer bu fiillerinden sorumlu olacaklardır. Çünkü amaç hayvan deneysel amaçla kullanılıyor olması hayvana kötü muamele edebileceğimiz anlamına gelmemektedir.
Bu yapılan deneyler hem sağlık hem de kozmetik açısından olsun hayvanlar her zaman korunması gerekmektedir. Kaldı ki Hayvan Koruma Kanunu’nun 9. maddesi bize başka bir seçenek olmaması halinde hayvanları kullanabileceğimizi söylemektedir. Yani eğer hayvanlar kullanılmadan test yapılma imkanı var ise o zaman deneyin hayvansız yapılması gerektiğinden bahsetmektedir.
Sonuç olarak hayvan deneyleri konusu hukukilik açısından değil etik açısından tartışılmaktadır. Hayvan deneylerinde kullanılan hayvanların kötü muameleye maruz kaldığını söyleyen bir kesim vardır. Ancak insanlık tarihinde gelişmesinde bu deney hayvanları çok önemli rol oynamıştır. Hayvanlar üzerinde başarılı olan bilimsel araştırmalar daha sonra insanlar üzerinde denenmiştir. İlaç veya aşı gibi çok özel durumlar haricinde hayvanların üzerinde keyfi olarak deney yapılması sonucunda insanlık olarak hepimiz sorumluyuz.
Kozmetik ürünlerin üzerinde denenmesi sonucunda zarar gören veya ölen hayvanların sesi olan Save Ralph kısa filmle birlikte kozmetik alanlarda yapılan hayvan deneylerinin durdurulması için imza kampanyası başlatıldı. Kampanyaya destek olmak için buraya tıklayarak imza verebilirsiniz. Şunu da belirtmeden geçmek istemiyorum. Evet kozmetik ürünler olarak makyaj malzemeleri başı çekiyor ancak bununla bitmiyor. Diş macunu, şampuan, traş köpükleri dahil hepimizin kullandığı malzemeler deney hayvanların üzerinde denenmektedir. Bu konunun uzmanı değilim, bu konuyla alakalı çok bir fikrim de yok ancak anladığım kadarıyla bu malzemelerin piyasaya sürülmesi için hayvan deneyleri şart değil çünkü kimi malzemeler hayvan deneyi yapılmadan da piyasaya sürülüyor ve bunlar da insan sağlığı açısından herhangi bir sorun çıkartmamıştır. Keza bu ürünlerde insan sağlığına uygun testlerden geçirilmektedir.
Hayvanlar üzerinde deney yapmayan markalara cruelty free denilmektedir.
Çin’de hayvan deneylerinin yapılması zorunludur. Ayrıca AB de hayvan deneyleri yasak ancak test farklı ülkelerde yapılmışsa o zaman o ürünler AB içerisinde satılabilmektedir. Bu da ayrı bir ironi….
Son olarak sosyal medyada gördüğüm güzel sözlerden birisini paylaşarak bitirmek istiyorum.
Hiçbir hayvan güzellik uğruna acı çekmemeli ve yaşamlarını yitirmemelidir.
BURADA YAZILAN YAZILAR BİLGİ AMAÇLI OLUP YAZARIN GÖRÜŞLERİNİ İFADE EDER. HİÇBİR ŞEKİLDE HUKUKİ TAVSİYE NİTELİĞİ TAŞIMAMAKTADIR.
Commentaires