Kıymetli okurlarım hepinize tekrardan merhabalar.
Bildiğiniz üzere dün bir savcımız TikTok hesabı yüzünden linç yedi ve yemeye de devam ediyor. Gerçi destekleyenler olduğu kadar karşı çıkanlarda var. Ortada sorun olduğu zaman düşünmeden tepki vererek suçlu aramaya daha doğrusu haklı haksız aramaya başlıyoruz. Bunu yapan meslektaşlarımı da görünce vay halimize diyorum.
İnsan düşünmeden edemiyor, haklı-haksız mı arıyoruz yoksa hakikati mi ? Neyse başlayalım o halde...
Uluslararası hukukta yargıçların sosyal medya kullanımına yönelik herhangi bir düzenleme bulunmuyor. Yani herhangi bir yasak yok. Ancak Birleşmiş Milletler Bangolar Yargı Etiği İlkeleri var. Dürüstlük başlıklı 4.6 yargıçların sosyal medya kullanımını genel olarak bir kurala bağlamıştır.
4.6 Hâkim, diğer vatandaşlar gibi ifade, inanç, dernek kurma ve toplanma özgürlüğüne sahiptir; ancak bu hakların kullanılmasında, yargı mesleğinin onurunu, yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını koruyacak şekilde davranmalıdır.
Burada yargıçın sosyal medya kullanımına ilişkin herhangi bir yasak getirmiyor. Yalnızca kullanırken dikkat etmesi gereken hususun ''mesleğe yaraşırlılık'' ve ''tarafsızlık'' olduğunu görüyoruz.
İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin 10. maddesi İfade Özgürlüğünü düzenliyor.
Madde 10: Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir.
Burada, herkesin ifade özgürlüğüne sahip olduğundan bahsediyor. Yargıçlara bu konuda herhangi bir sınır getirmemiştir. Bu sebeple Yargı Etiği İlkeleri'ni göz önünde bulundurarak yargıçların sosyal medya kullanımını mesleğe yaraşırlılık ve tarafsızılık bağlamında değerlendirmemiz gerekmektedir.
Yargıçlar sosyal medya kullanırken açıkladığı görüşlerin yargının tarafsızlığına zarar vermemelidir. Yargıçların sosyla medyada görüşlerini açıklarken, yurttaşların aklındaki adalet algısını da etkilemektedir. Bu sebeple tarafsızlığın ne olduğuna bakmak gerekiyor.
AHİM kararlarında tarafsızlığı 2 bağlamda değerlendirir. Objektif tarafsızlık ve sübjektif tarafsızlık. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında bu 2 tarafsızlığa bakar. Objektif tarafsızılık, kurum (mahkeme) olarak kişide bıraktığı güven verici izlenim ve tarafsız görünmesidir. Sübjektif tarafsızlık ise yargıçın birey olarak tarafsız olmasıdır.
Yani AİHM'e göre yargıcın sadece tarafsız ve bağımsız olması yetmez ayrıca tarafsız olarak görünmesi de zorunludur. Bu sebeple yargıçların sadece meslekte değil aynı zamanda özel hayatında da özenli ve dikkatli olmak zorundadır.
Sosyal medya paylaşımlarında kişinin dünya görüşünü elbette ki anlaşılır. Buradaki mesele açıkladığı görüş yargıçın görevini yaparken tarafsız kalamayacağı algısına sebep olmamalı. Bu çok ince bir çizgi
Bir diğer sorun ise yargıçın günlük yaşamda birisiyle yanyana gözükmesi sebebiyle yargı tarafsızlığına gölge düşürecek kişilerle sosyal medya da arkadaş olması ve bu sebeple yargıya nüfuz edileceği düşüncesidir.
Bu konuyla ilgili İsviçre'de bir dava olmuştu. Davaya bakan hakim, taraflardan birisinin babası sosyal medya hesabında ekliymiş. Bu durum tarafsızlığı etkileyeceği iddiasında bulunulmuş olsa da İsviçre mahkemeleri bunun tek başına tarafsızlığı etkilemeyeceğini hükmetmiş ve konu AİHM'e gitmiş. AHİM kararını bulamadım muhtemelen oradan henüz karar çıkmamıştır. Ancak bulursam hemen atacağım.
İsviçre'ye göre sosyal medyada ekli olması tarafsızlığa engel değil burada da şu anlaşılıyor ki yargıçların sosyal medyası olması tarafsızlık ilkesini zedelemiyor ama mesela ABD'nin bazı eyaletlerinde ve İngilterede yargıçların sosyal medya kullanılması yasaklanmış.
Bizde de bu konuda açık bir düzenleme yok ama 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nda hakimin tarafsızlığını yitirmesi disiplin yaptırımına tabii tutulmuş ancak hangi hallerin tarafsızlık ilkesini zedeleyeceği somut olarak belirtilmemiş. Yani yoruma açık bırakılmış.
Dediğim gibi yargıçların tarafsızlığı konusunda net bir düzenleme yok. Misal neredeyse bütün dünyada yargıçların siyasi partilere üye olması yasakken, Almanya ve Avusturya'da yargıç siyasi partilere üye olabilir hatta yönetici dahi olabilir. Onlara göre bu tarafsızlığı zadelemiyor ancak bütün dünya bunun zedeleyeceğini düşünmektedir. Türkiye'de de yasak
Konuyu yavaştan bitirmek gerekirse benim değerlendirmeme göre Yargı Etiği İlkeleri'ne göre bu konuyu değerlendirmemiz gerekiyor. Buna göre yargıçların sosyal medya kullanımı mesleki zorunluluklar dışında sınırlandırılmamalı diye düşünüyorum. Sosyal medyada birbirlerinin takip ediyor olmaları yargıça nüfuz edebileceğini göstermez. Belki lise arkadaşı veya üniversiteden arkadaşlar... vs. Zaten sosyal medyada şöyle bir yanılgı var. Kişileri ekliyse veya takip ediyorlarsa arkadaşlar. Hayır. Bu sonuca varanlar sosyal medayı tam olarak anlamamışlar. Sosyal medydada bir kişiyi görüşleri için takip edilebilir veya paylaşımları kişinin hoşuna gidiyor diye takip ediyor olabilir. Konuyu çok dağıtmayayım. Savcının TikTok uygulaması kullanıyor olması bence tarafsızlık ilkesini zedelemez. Anladığım kadarıyla spor yaptığı ve şarkı söylediği videoları sosyal medyada paylaşıyor. E takdir edersiniz ki bunun da tarafsızlık ilkesini zedeleyecek videolar olduğunu düşünmüyorum ama görünen o ki hem dünyada hem de ülkemizde bu konuya açıklık getirmemiz gerekiyor.
BURADA YAZILAN YAZILAR BİLGİ AMAÇLI OLUP YAZARIN GÖRÜŞLERİNİ İFADE EDER. HİÇBİR ŞEKİLDE HUKUKİ TAVSİYE NİTELİĞİ TAŞIMAMAKTADIR.
Comentarios